Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

31 Temmuz 2015 Cuma

Evren

Evren
Sevgili okurlarım,insanın bilincine kavuştuktan sonra en çok merak ettiği şeylerden birisidir evren.Bilince kavuşan insan evreni takip etmeye başlamış,bu gözlem işi ilerleyen zamanlarda daha sistematik bir hale gelmiştir.Öyle ki medeniyette ilerleyen uygarlıklar astronomide de ilerlemişler ve bu astronomi bilgilerini günlük hayatlarına da aktarmışlardır.Günümüzde ise önceki zamanlara göre evren hakkında daha çok şey biliyoruz.Buna rağmen şimdilik bilebildiklerimiz sadece okyanusta bir damla.Yine de umutsuzluğa kapılmayın,bilim hızla ilerlemeye devam ediyor ve bu insana gelecek hakkında umut veriyor.

Öğrencilerin Mesleklerine Yerleşimi

Öğrencilerin Mesleklerine Yerleşimi
Öğrenciler kendi ilgi ve yeteneklerine göre istedikleri mesleğin eğitimini alıp istedikleri mesleğe yerleşebilselerdi  bu kurumun yaptığı hatalardan daha azını yaparlardı.

Sınırların Kaldırılması

Sınırların Kaldırılması
Sınırların ortadan kaldırılmasını istiyorum,yeni sınırların ortaya çıkmasını değil.Bu yüzden bazı Kürtlerin nihai hedefi olan Marksist-Leninist Kürt Devleti kurma çabalarına karşıyım.

Kadınlar Sussun

                                                                 Kadınlar Sussun
                                     Sevgili okurlarım,bir kadının düşüncesi ne olursa olsun susması değil,konuşması gerekir.Kadınlar sussun diyen bir zihniyetin geldiği yeri pekala herkes bilir.Bu zihniyetin geldiği yerde kadınlar hor görülür ve düşünceleri sorulmaz.Bu zihniyet bunun her yerde böyle olmasını ister.Peki biz bu zihniyetin isteğine olumlu cevap verecek miyiz?Hayır!Aynı zihniyet milleti balık hafızalı yaparak her şeyi unutturur ama iş onların dedikleri gibi olmuyor.Millet bunları unutmuyor sevgili okurlarım.Millet bu zihniyete zamanı gelince en ağır cevabı verecektir.

30 Temmuz 2015 Perşembe

Duyarsızlaştırılıyoruz

                                                     Duyarsızlaştırılıyoruz
                     Sevgili okurlarım,80 Darbesinden sonra toplum olaylarına duyarsız gençler yetiştirmek iktidarı ellerinde bulunduranların en büyük hedefi haline geldi.Hedeflerine de büyük oranda ulaştılar.Günümüz gençlerinin bir çoğu içinde bulundukları toplumsal olayları okuyamayacak haldeler.Bu gençlerin bazıları büyüklerinden kendilerine geçen korkuyla toplumsal olaylara bulaşmak istemiyorlar.Haliyle içinde bulunduğu topluma yabancı olan bu gençler,yaşanan toplum olayları karşısında ne yapacaklarını bilmiyorlar.Bu olaylar karşısında alacakları tutumları kendileri düşünmeyip medya ve o medyaya hakim olan siyasetçilerin düşüncelerini kabul ediyorlar.Diğer bir deyişle birileri tarafından koyun gibi güdülüyorlar.Böylece gençler adına baştakiler karar alıyor ama ne hikmetse gençler ölüyor.
                      Türk ve Kürt gençleri kontrolü ele almanın vakti geldi!İki tarafın da hakim olan güçlerini alaşağı edip barışı getirmenin vakti geldi!Var olacak devrim Türk veya Kürt Devrimi değil,İnsanlık Devrimidir.

29 Temmuz 2015 Çarşamba

Bandırma

Bandırma
Bandırma denince ilk akla gelenlerden birisidir Belediye Nikah Salonu.

Bandırma'da Doğa Kirliliği

Bandırma'da Doğa Kirliliği
İnsanlar sanki kendi mallarıymış gibi denize pet şişe ve diğer çöpleri atıyorlar.Zaman gelecek doğanın kirletilemeyecek kadar uçsuz bucaksız olmadığını anlayacaklar.

28 Temmuz 2015 Salı

Pragmatizm

                                                                  Pragmatizm
                    Sevgili okurlarım,Pragmatizm nedir bilir misiniz?Bilmiyorsanız ben anlatayım,Pragmatizm faydacılıktır.Bu felsefi akıma göre insana faydası olan şeyler iyidir.Faydası olmayan şeyler ise gereksizdir,var olmaması gerekir.Bu felsefi akımın birçok takipçisi vardır.Dünya'nın bu hale gelmesinde bu kadar çok insanın faydacı olmasının büyük payı vardır.Bu insanlar Tanrı'ya bile kendilerine faydası olduğu için inanırlar.Tanrı insanları sadece bu Dünya için yaratsaydı ve öldükten sonra yok edileceklerini söyleseydi bile bu insanlar Tanrı belki şaka yapıyordur,bizi öldükten sonra tekrar yaratabilir diyerek Tanrı'ya tapmaya devam ederler.Kısacası bazı insanların bu kadar faydacı olması o insanları gözden düşürmektedir.

Tanrı Öldü

                                                                       Tanrı Öldü
                                      "Tanrı öldü,hepimiz onu öldürdük",Nietzsche bu sözüyle insanların uzun zamandır yaptıkları eylemlerle Tanrıyı öldürdüklerini iddia etmektedir.Nietzsche o zamanının toplumlarını gözlemlemiş ve Tanrıya olan inançlarının ne kadar yapmacık olduklarını fark etmiştir.Bana sorarsanız bu doğrudur da.İnsanlar narsist ve zorba bir Tanrıya tapmakta gönülsüzdürler.Tabii ki söz konusu narsist ve zorba Tanrı ezelden ebede her şeyi kendi isteği doğrultusunda gerçekleştiren Tanrıdır.Buna karşılık Tanrı ezelden ebede her şeyi bilen,gerçekleştiren ve bunları kendi istekleri doğrultusunda değil de zorunluluktan dolayı yapan bir Tanrı veya diğer bir değişle makine olsaydı iş başka olurdu.Bu ölümsüz makineyi kimse öldürümez ve herkes ona saygı duyardı.

Türk Eğitim Sistemi

                                                      Türk Eğitim Sistemi
                  Türk Eğitim Sistemi hiçbir zaman tam anlamıyla iyi olmadı.Buna karşılık günümüzdeki kadar da kötü olduğu görülmedi.Dershanelerin durumunun ne olacağı bir yana üç yüz bin kadar atanamayan öğretmenin varlığı insanı Türk Eğitim Sistemi hakkında düşündürmektedir.
                   Türkiye'de eğitim, insanları tornadan çıkmış gibi aynı yapmaya çalışmaktadır.Farklı düşünceler insanlar tarafından dışlanmaktadır.Öğrenciler ortaokuldan itibaren çeşitli sınavlara tabi tutulmakta ve yarış atı gibi kullanılmaktadırlar.Bilişsel ve duyuşsal açıdan çok farklı olan bu öğrenciler aynı sınavda yarıştırılmaktadır.Bu girilen sınav bütün öğrencilerin bilgisini ve yeteneklerini ölçmede yeterli olmamaktadır.Sonuçta bu sınav sekiz zeka çeşidinden hepsini ölçemez.
                   Türk Eğitim Sisteminde öğrencilere o kadar çok sorumluluk yüklenmektedir ki öğrenciler Dünya'yı merak etmeye zaman bulamamaktadır.Öğrenciler okumaya başladıkları andan itibaren çevreleri tarafından belli başlı mesleklere yönlendirilmektedirler.Öğrencilerin ne olmak istedikleri söz konusu dahi olmaz.
                   Son olarak belirtmek isterim ki Türk Eğitim Sisteminde yapılan eğitim Yapılandırmacılıktan çok Davranışçıdır.Eğitim programında ne kadar Yapılandırmacı Yaklaşım hedef alınsa da bu uygulanamaz.Bunun belli başlı sebeplerinden bazıları öğretmenlerin konuları yetiştirememe endişesi ve öğretmenlerin bir kısmının alıştıkları Davranışçı Yaklaşımı bırakamamalarından dolayıdır.

Düşünce

Düşünce
Her ne kadar şu an kısıtlı sayıda basımı ve az sayıda okuru olsa da yazmış olduğum ilk kitap.Bu yüzden ilk çocuğum gibi.Yazdığım ilk kitap olan "Düşünce" edebi olarak yeterli değil ama  felsefi olarak felsefede çığır açacak düşüncelere sahip.Umarım yakın gelecekte bu kitabın daha fazla baskısını yaparım ve daha çok okura inandığım gerçekleri ulaştırırım.

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Kötü Eylemler

Yaptığınız kötülüklerle daha fazla insana ulaşırsınız.Örneğin İmam etrafına on kişi topluyorsa fahişe yüz kişi toplar.

         

Apocalypto

                                                         Apocalypto
                                    Sevgili okurlarım,sizlere izlemenizi önerdiğim bir film daha.Mel Gibson'un çektiği film Maya Uygarlığının çöküşü sırasında bir adamın başından geçenleri anlatıyor.Film bazı yönlerden eleştirilse de gayet güzel bir film.İzleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler diliyorum.

26 Temmuz 2015 Pazar

Aziz Nesin'den Bir Paylaşım

                                                       Aziz Nesin'den Bir Paylaşım
                  Sevgili okurlarım,öncelikle belirtmek isterim ki Türkiye'deki solun savaşı İslam Diniyle değil,İslam Dininin gerici yorumuyladır.Abbasi Hilafeti döneminde bir düşünür rahatlıkla inanmadığını söyleyebiliyordu.O zamanda bu adamı öldürmek yerine akıl yoluyla ikna etmeye çalışılıyordu.İslam'ın altın çağında Arapça diline çevrilen Yunan felsefe eserleri kütüphanelerde saklanıyor,yorumlanıyor ve bu eserlere ek olarak yeni düşünceler üretiliyordu.Öyle ki Abbasi halifeleri Arapları Yunanlaştırmaya çalışıyordu.Şimdi Sünniler bu halifeleri öyle savunuyorlar ki,bilseler herhalde ya bunu söyleyene ya o halifelere küfrederler.13. Yüzyıldan sonra Gazzali'nin aklı hor gören din anlayışı Müslüman toplumlarda egemen olunca Müslümanlar bilimde ve felsefede İslam Altın Çağındaki ilerlemeyi gerçekleştirmediler.Ellerdinde sadece askeri zaferler kaldı ki orduları da modernize olamayınca sömürge durumuna düştüler.
                 Aziz Nesin'in belirttiği gibi günümüzde İmam Hatip Okulları yaygınlaşmıştır.Bu okullar eğitim için gerekli olan yeterliliklere sahip olmadığı gibi eğitim alan öğrenciler bir kısım kimsenin çok istediği dindarlığın yakınından geçmez.Okul bahçesinde sigara içmelerden tutun da daha başka disiplin sorunlarına varıncaya kadar her türlü sorunla karşılaşılır.Örtünen bazı hanım arkadaşlarımızda Allah'ın emriyle örtünürler fakat Allah'ın başka emirlerini yerine getirmezler.Bunlara rağmen bu okullardan mezun olanların önü diğer okullara göre daha açıktır.Aziz Nesin'in de belirttiği gibi alakaları olmayan bölümlere yerleştirilirler.
                 Kaynakça
                 Babel,A.(2008),Hz.Muhammed Ve Arap-İslam Kültürü Dönemi,İstanbul:Bordo Siyah

İdealizm Ve Materyalizm

                                                   İdealizm Ve Materyalizm
                    Sevgili okurlarım,felsefeyle az bir şey de olsa ilgileniyorsanız birçok felsefe akımının var olmasına rağmen felsefenin temel sorununu cevaplayan birbirine zıt iki önemli felsefi akımın diğerleri arasından sıyrıldığını görebilirsiniz.Bu felsefi akımlar İdealizm ve Materyalizmdir.Bu iki akımın anlaşamadığı şey maddenin mi düşünceden önce geldiği,düşüncenin mi maddeden önce geldiği problemidir.İdealistler düşüncenin maddeden önce geldiğini yani bu evrenin yüce bir varlığın düşüncesinin ürünü olduğunu kabul ederler.Öyle ki evrende çok ince bir şekilde tasarlanmış bir düzen vardır.Böyle bir düzen ancak düşünen bir varlığın ürünü olabilir.Materyalizme gelirsek İdealizmin aksine maddenin düşünceden önce geldiğini yani maddenin düşünceden önce var olduğunu ve gerçekleşen doğa olayları sayesinde düşüncenin var olmasının mümkün olduğunu kabul ederler.
                    Büyük Patlama kuramının öncesine kadar Materyalizm evrenin sonsuz olduğunu ve Dünya'mızın Yaratıcıya gerek kalmadan zaman içinde oluşabileceğini iddia ediyordu.Ne var ki Büyük Patlama kuramının bilim Dünyasında hakim olmasıyla birlikte iddialarını değiştirmek zorunda kalmıştır.Günümüzde ise hangisinin doğru olduğunu bilmiyoruz,sadece inanıyoruz.
                    Kaynakça
                    Politzer,Georges(1999),Felsefenin Başlangıç İlkeleri,İstanbul:Sosyal
                    Hawking,Stephen,Hawking,Lucy(2015),George Ve Büyük Patlama,İstanbul:Doğan Egmont
                   

Sodom'da 120 Gün

            Sevgili okurlarım,bildiğiniz gibi zevkler kişiden kişiye göre değişir.Ne var ki öyle eylemler vardır ki hiçbir insan bunları kaldıramaz.Fragmanını paylaşacağım filmde faşistlerin bir denek grubu üzerinde en uç eylemleri denemesi konu alınır.İnsanlar başlarda bu eylemlere karşı çıkar ne var ki zamanla bu eylemlere alışırlar.Bu da faşizmin kötülüklerine zamanla insanların alışabileceğini gösterir.Pasolini'nin bu filmini izlemek isterseniz sağlam bir psikoloji ve mideye sahip olmanız gerekir.Bu uyarıyı da yaptıktan sonra fragmanını sizlere sunuyorum.

Türk Solunun Bölünmesi

                                                     Türk Solunun Bölünmesi
                   Abdullah Öcalan ve arkadaşlarının Türk Solundan Kürtleri ayırmadan önce Kürtler,Türk solunda önemli görevlerde yer almıştır.Ne var ki Abdullah Öcalan ve arkadaşları Güney Doğu Anadolu'da Marksist-Leninist bir Kürt Devleti kurmak istemelerinden dolayı bir çok Kürt,Türk solundan ayrılarak Kürt Milliyetçiliğine soyunmuşlardır.Bu genel anlamda Türk soluna büyük zarar vermiş ve Kürt tabanını kaybeden Türk solu tabanını güçlendirmek için başka arayışlara girmiştir.Türk solu yeni tabanını Alevilere dayandırarak varlığını devam ettirebilmiştir.Ne var ki Alevi nüfusunun az olmasından dolayı Türk solu,siyasette tam anlamıyla istediği rolü oynayamamıştır.Türk solunun günümüzde de çoğu Kürt vatandaşından mahrum kalması hem Türklere hem de Kürtlere zararı bulunmaktadır.
               

25 Temmuz 2015 Cumartesi

Sona Olumlu Bakmak

                                                        Sona Olumlu Bakmak
                         İnsanlar iyi şeylerin sona ermesini istemez.Sonsuza kadar mutlu yaşamak insanların hayallerini süsler.Farklı dinlerde ölümden sonraki hayat farklı anlatılsa da hepsi tam anlamıyla bir hiçlikten bahsetmezler.Ateizme göre bile insan bilincini kaybetse de enerji formunda yaşamını devam ettirir.Sizlere insanın bu hayattaki sonuna daha olumlu bakmanız için bu yazıyı yazdım.
                        Öncelikle belirtmemiz gerekir ki ölümden sonra başımıza gelebilecek çeşitli ihtimaller vardır.Hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin buna olumlu bakmayı öğrenmemiz gerekir.İlk olarak ölümden sonra Cennet'e düştüğümüzü düşünelim.Bu hangi dine bağlı olursak olalım başımıza gelebilir.Cennet'te Tanrı,kadınlar,şarap ve daha bilmediğimiz nice şeyler vardır.Bunlara istesekte olumsuz bakamayız.İkinci ihtimale göre Cehennem'e düştüğümüzü düşünelim.İnsana ne kadar kötü görünse de Tanrı bizi ebedi hiçliğe terk etmemiş ve varlığımızı devam ettirmiştir.Bu da insan için büyük bir nimettir.Üçüncü ihtimale bakarsak ebedi hiçliğe gittiğimizi düşünelim.Bu ihtimal hakkında Mark Twain'in bir sözünü sizlere iletmek istiyorum. Mark Twain'e göre:"Nasıl doğmadan önce hiçbir sıkıntı çekmiyorsam ölümden sonrada öyle olacağım".
                         Uzak doğu dinlerinin ölümden sonraki anlatımlarına bakarsak Hinduizm'de bu hayatta iyi bir yaşantı sürüyorsak öldükten sonra Reankarne olunca Kast Sisteminde daha iyi bir konuma yükseleceğiz.Tersi olursa Kast Sisteminde konumumuz düşecektir.Budizmde de Reankarnasyon vardır.Bu Reankarnasyonda kişi Nirvanaya yükselirse bu sonsuz Reankarnasyon Sürecinden kurtulacaktır.
                   

Sol Düşünce Ve Din

                                                 Sol Düşünce Ve Din
                     Sevgili okurlarım,bazı insanlar solculuğu dinsizlik ile özdeşleştirir.Ne var ki bu özdeşleştirme yanlıştır.Bu özdeşleştirmenin yanlış olduğunu göstermeden önce size sol düşünceden bahsedeyim.Aslında bakarsanız siyasette solculuk daha yeni bir kavramdır.Fransız Devriminden sonra parlamentoda başkan koltuğunun sol tarafında oturan insanlar özgürlükleri savunan halkçı insanlardır.Günümüz sol düşüncesinin temel değerlerini bu insanlar savunmuşlardır.Kısaca sol düşünce,sınıf farklılıklarının azaltıldığı ya da tamamen ortadan kaldırıldığı düşünce sistemidir.Sosyal Adaleti savunan solcular sınıf farklılıklarının zamanla yapılan eylemlerle ortadan kaldırılacağını savunurken,Sosyalist Düşünce yapılan bir devrimle tek seferde sınıf farklılıklarının ortadan kaldırılacağını savunurlar.
                     Sol Düşünceyi bu kadar kısa bir yazıyla anlatamayız,o yüzden Sol Düşüncenin dine olan bakışına bakalım.Sosyalizmin kurucularından olan Marx,"Din halkın afyonudur"der.Marx'a göre topluma hakim olan sınıflar sömürülerini devam ettirebilmek için dini kullanırlar.Ezilen sınıflara ölümden sonraki Dünya'da daha rahat bir yaşam sunarak sömürülerini devam ettirirler.Lenin'de,"Sosyalizm Ve Din" adlı eserinde ilk zamanlarda ezilen sınıfların doğaya ve hakim sınıflara karşı yaptığı mücadeleyi kaybettiklerinden dolayı ölümden sonra daha rahat bir yaşama kavuşacaklarına inandıklarından dine sarılmışlardır.Sovyetler Birliğinde Marx ve Lenin'in dine bakış açıları hakim olmuş,Sovyetler Birliğinde devlet ateizmi uygulanmıştır.Özetlemek gerekirse Fransız Devriminden sonra sol düşünce dine uzak kalmıştır.
                     Sol Düşünce tarih boyunca hep dine uzak kalmamıştır.Örnek vermek gerekirse Zerdüşt Rahibi olan Mazdek taraftarlarıyla birlikte iktidarı etkileyerek erken Komunizm örneği vermiştir.Ayrıca sol düşünce insanlar arası eşitliği savunduğu için dinlerin görüşleriyle benzerlik gösterdiğinden ikisinin de bulunduğu yerler olmuştur.Hz. İsa'dan sonra Hristiyanlar mülkiyet edinmeyerek her şeylerini ortak paylaşmışlar ve komün bir yaşam sürdürmüşlerdir.Hz. Muhammed (S.A.V) döneminde mal bakımından cimrilik gösterenler ayıplanmış ve zenginler ellerinde ne varsa fakirlerle paylaşmışlardır.Kısacası Sol Düşünce ve dinler sürekli çakışmak ve birbirlerinin yollarına çıkmak zorunda değillerdir.
                     Kaynakça
                     Marx,Karl,Engels(2014),Komunist Manifesto,Ankara:Alter
                     Lenin,V.I.(2014),Sosyalizm Ve Din,İstanbul:Evrensel
                     Tunaşar,Seyhun(2003),Ön Asyalı Üç Bilge Zerdüşt,Mani,Mazdek,Ankara:Piramit
                   

24 Temmuz 2015 Cuma

Neden Haz Bahçesi?

                                                       Neden Haz Bahçesi?
                  Sevgili okurlarım,bu blogun ismini neden "Haz Bahçesi" koyduğumu merak edebilirsiniz.Bu sizin en doğal hakkınız.İnsanlar burayı porno sitesi sansınlar da tıklanma çok daha fazla olsun diye bunu yapmadım.Haz Bahçesi Epikuros'un felsefe okuludur ve Epikuros'u severim.Epikuros hakkında bize kalan bilgilere göre Epikuros bir bahçenin girişine Haz Bahçesi levhasını asmış ve bu levhada, içeriye giren insanların her türlü hazzı tadacağını yazmıştır.Böylece öğrencilerini toplayarak felsefe öğretmiştir.Bu siteye giren insanlarda her ne kadar cinsel haz gibi hazları tatma imkanı bulamasa da bilgelik hazzını tadabilirler.Umarım yazılarımdan haz alırsınız.

Havuz Medyası

                                                       Havuz Medyası
                 Sevgili okurlarım,sizleri bilmiyorum ama ben havuz medyasına bayılıyorum.Kendilerinin düşünceleri dışındaki düşünceleri suçlayıp kendilerinden olmayanları kolayca vatan haini yapabiliyorlar.Sonrasında da biz farklı düşüncelere ve düşünenlere saygı duyuyoruz diyorlar.Ağızlarından sıklıkla Haşhaşin,Doğan Medyası,Hdp,Pkk,Chp Zihniyeti,Türk Milliyetçileri,Kürt Milliyetçileri ve vatan haini kelimeleri çıkıyor.Gördüğünüz gibi toplumu bunlardan iyi sınıflandıran yok.Sanırsınız hepsi sosyolog.Buna karşılık amaçları sosyolojiye hizmet etmek değil toplumu ayrıştırmaktır.Sadece bu medyadan gerçeği bulacağına inanan insanlara acıyorum ve yakın gelecekte Türk Basınının daha özgür olmasını temenni ediyorum.

Nedir Bu Cennet?

                                                   Nedir Bu Cennet?
                     Cennet,bazı dinlerin insan ahlakını oluşturmak için kullandığı ölüm sonrası gidilen yerdir.Bu yerin varlığı tartışma konusu olmakla birlikte insanları iyiye yönlendirmede faydalı olduğu için bazı filozoflarca toplumu yönetmede gerekli olduğuna inanılmıştır.Peki,Cennet sadece insanın ve toplumun iyiliği için kullanılan bir yer midir?Hayır başta Hasan Sabbah olmak üzere tarihin belli dönemlerinde bu yer istismar edilmiş ve terör örgütlerinin kanlı eylemleri için kullanılmıştır.Söylentiye göre Ömer Hayyam ve Hasan Sabbah bir konuşmalarında Ömer Hayyam,bütün bu insanların Cennet için yaşadığını ve bu insanlara Cennet'i verirsen onlara her şeyi yaptırabileceğini söylemiştir.Bu konuşmadan sonra Hasan Sabbah Alamut Kalesinin arkasındaki bahçeleri güzel kızlarla ve şarapla doldurup Cennet'e çevirmiş ve sonrasında adamlarına uyuşturucu içirerek o bahçeleri koymuş,adamlarını Cennet'te olduklarına inandırmıştır.Hasan Sabbah'ın adamları uyandıktan sonra kendilerini bu Cennet'te bulamayınca şaşırmışlar ve o Cennet'e tekrar girebilmek için Hasan Sabbah'ın her isteğini yerine getirmişlerdir.Tabi Hasan Sabbah ve Alamut Kalesinin bu hikayesi kesin değildir ve bazı araştırmacılar tarafından kabul edilmemiştir.Bunu da belirtmek gerekir.
                     Günümüze gelirsek Cennet'i kendi karanlık planlarında kullanma işini Işid ve diğer terör örgütleri kullanmaya devam etmektedir.İntihar bombacılarına kendisini ve diğer masum insanları öldürdükten sonra kendisinin Cennet'e gideceği diğer öldürdükleri kafirlerin de Cehennem'e gideceğine inandırılmışlardır.Bu demek oluyor ki Cennet sadece iyi amaçlar için değil,kötü amaçlar için de kullanılmaktadır.
                     Cennet hakkında materyalist düşünceyi vermeyerek geçmek olmaz.Lenin'in "Sosyalizm Ve Din" adlı eserinde insanların ilk zamanlarda doğaya ve hakim olan egemen güçlere yenilmelerinin ardından ölümden sonra rahat bir yaşama kavuşacağına inandıkları belirtilmiştir.
                     Cennet ister öte Dünya'da ister bu Dünya'da olsun Cennet'e girmek uğruna hiçbir insan öldürülemez.Çünkü insan hayatı var olan her düşünceden ve yerden önemlidir.
                     Kaynakça
                     Bartol,Vladımır(2012),Fedailerin Kalesi Alamut,İstanbul:Koridor
                     Lenin,V.I.(2014),Sosyalizm Ve Din,İstanbul:Evrensel
                   

23 Temmuz 2015 Perşembe

Işid Ve Selefilik

                                                 Işid Ve Selefilik
                   Çoğu dinin akla uzak duran mezhepleri vardır.İslam Dininde de bunu Selefilik üstlenir.Aslında bakarsanız Hz. Muhammed (S.A.V.) sonrasında sahabe ve ondan sonra gelenler Selefi sayılıyordu.Çünkü dini yaşamlarında Hz. Muhammed (S.A.V.) onların sorularını cevaplandırıyor ve bu konulara kendi akıllarıyla cevap vermiyorlardı.Hz. Muhammed'in (S.A.V) ölümünden sonra bir süre daha peygamberin cevaplarıyla amel eden sahabeler İslam toplumunda yaşanan iç çatışmalar ve sonrasında İslam topraklarına katılan yeni din mensuplarıyla etkileşimle birlikte dini konularda akıl daha aktif hale gelmiş ve yeni İslam mezhepleri oluşmaya başlamıştır.İlerleyen dönemlerde aklı yücelten Mutezile gibi İslam mezhepleriyle birlikte İslamiyetin ilk halini korumak isteyen ve akla değer vermeyen Selefilik gibi İslam mezhepleri de ortaya çıkmıştır.
                    İnsanları dinlerinden ve mezheplerinden dolayı dışlamak bizim hakkımız değildir.Ne var ki bu kapalı din anlayışıyla İslam toplumlarını çağın gerisinde bırakmakta kimsenin haddine değildir.Bu dini yorumun hakim olduğu kanlı Işid terör örgütü ve eylemleri İslam'ın en büyük düşmanıdır ve bu örgüt Allah'tan çok Şeytan'a hizmet etmektedir.Işid terör örgütünün durdurulması ve arkasındaki Selefi anlayışın İslam toplumlarında hakimiyetini yitirmesi İslamiyete ve Müslümanlara yapılacak en büyük iyiliktir.

Kendimizi Kaptırmak

                                                    Kendimizi Kaptırmak
                     Bana sorarsanız insanların en büyük problemi fazlasıyla bir şey olmaya çalışmaktır.Öyleki olmak istedikleri şeye kendilerini o kadar kaptırırlar ki gözleri kendilerinden ve olmak istedikleri şeyden başka bir şey görmez.Kişi artık olmak istediği şeyin bağımlısıdır.Bunun böyle olması kişiyi Dünya'ya at gözlüğüyle bakmaya götürür ve kendisi gibi olmayanları dışlamaya başlar.Halbuki onun olmak istediği şeyin öyle olmasını sağlayan o şeyin dışarısında var olanlardır.Dolayısıyla kişi en çok kendisinden olmayana teşekkür etmelidir.Çünkü onu öyle yapan kendinden olmayandır.
                      Günümüz Türkiye'sine bakarsak aynı şeyi görürüz.Çatışmaların en birinci sebebi kendimiz gibi olmayanları dışlamaya çalışmamızdandır.Olduğumuz şeye öylesine bağlıyızdır ki kendimizden olmayanı anlamayız.Halbuki dediğimiz gibi onlara teşekkür etmemiz lazım gelir.Kısaca kendimizi bir şeyler olmaya kaptırmamalıyız.

22 Temmuz 2015 Çarşamba

Bilgi Ve İnanç

                                                  Bilgi Ve İnanç
                Bilgi ve inanç karıştırılan iki önemli kavramdır.Öyle ki bu iki kavramın ayrışması doğa ve doğa ötesinin ayrışması gibidir.Bu kavramlara örnek vermek gerekirse iki ile ikinin toplamı bilgidir ve varlığı kesindir.Siz ne kadar iki ile ikinin toplamının dört olmadığına inansanız bile bunu değiştiremezsiniz.Öte yandan doğa ötesine gelirsek Tanrının bir inanç olduğunu görürüz.Tanrının varlığını kesin olarak bilemezsiniz,sadece ona inanırsınız.Siz inandığınız için de o var olacak diye bir şey yoktur.Bu dini açıdan da böyledir.Eğer Tanrının varlığını kesin olarak bilseydiniz bunu her insana inandırabilirsiniz.Ne var ki o zaman hayat denilen sınavın hiçbir anlamı olmazdı.

Bilgi

                                              Cahil kişi her şeyi bildiğini sanır.
                                              Bilge kişi ise hiçbir şeyi bilmediğini...

Hedonizm

                                                        Hedonizm
             Hedonizm veya Hazcılık,Sokrates'in öğrencisi olan Aristippos'un ortaya koyduğu felsefi bir akımdır.Bu felsefi akıma göre kişiye bu Dünya'da mutluluk getirebilecek yegane şey haz getiren eylemlerdir ve kişi mutlu olmak istiyorsa hayatını bu eylemlere göre yönlendirmelidir.Aristippos'un dışında hazcılık akımını savunan bir diğer önemli filozof Epikuros'dur.Aristippos'un aksine Epikuros bedensel haz yerine tinsel hazza önem verir.Epikuros'a göre bedensel hazlar geçicidir ama bilgelik hazzı insanın yanında daima kalır.
             Hedonist akımın önemli filozoflarından bir diğeri Ömer Hayyam'dır.Doğunun yetiştirdiği büyük değerlerden birisi olan Ömer Hayyam çağının geleneksel değerlerine karşı çıkmayı bilmiş ve büyük ürünler ortaya koymuştur.Bu ürünlerden bazıları üçüncü dereceden matematik denklemlerinin yer aldığı bir kitap ortaya koymuş,Celali Takvimini yapmayı başarmış ve rubailerini yazmıştır.
             Kaynakça
             Gökberk,Macit(2008),Felsefe Tarihi,İstanbul:Remzi
             Gültekin,D. Ali,(2010)Hayyam'dan Yansımalar,İstanbul:Bizim

21 Temmuz 2015 Salı

Ocaklar

                                                           Cennet Gibi Bir Yer:Ocaklar

Makine Tanrının Makine Kulları

                                                    Makine Tanrının Makine Kulları
                   Tanrı çoğu kişinin düşüncesine göre ezelden ebede her şeyi kendi istekleri doğrultusunda yaratan bir varlıktır.Eğer böyleyse benim yaptığım eylemler de onun istekleri doğrultusunda gerçekleşiyor olur.O zaman bu hayatın sınav yeri olmasının ne anlamı kalır?Hem böyleyse bile Tanrı narsist bir zorba olmaz mı?Benim inandığım Tanrı böyle değildir.Benim inandığım Tanrı ezelden ebede her şeyi bilen ve bildiklerini gerçekleştiren bir Tanrı'dır ama bunları kendi istekleri doğrultusunda yapmaz.Gerçekleştirdikleri öyle gerçekleşmesi gerektiği için gerçekleşir.Bir anlamda Tanrının eylemleri isteği dışındaki zorunlu eylemlerdir.Bu eylemlerdeki zorunluluğu Tanrı bile koymadığına göre kimse koymamıştır.Zorunluluklar ezelden ebede öylece varlardır.
                    Tanrı bir makine olduğuna göre onun yarattığı kulları da hür iradeleri dışında makine olmalıdırlar.Mutsuz,hasta veya aç hiçbir insan kalmamalıdır.Mutsuzluğun nedenleri bilimsel olarak araştırılmalı ve insanı içtiğinde mutlu eden,ona zararı olmayan mucizevi bir hap üretilmelidir.Unutulmamalıdır ki mutsuz insan insanlığın ilerlemesine katkısı tam olmayan kayıp iş gücüdür.Aynı şekilde insan hayatı uzatılmalı,hasta olması bilimsel olarak engellenmeli ve Dünya üzerindeki bütün insanları doyurabilecek bilimsel gelişmeler sağlanmalıdır.Bütün bunlara rağmen mutsuz olmak isteyen,hasta veya aç olabilme özgürlüğünde bulunmak isteyen az sayıda insan olabilir.Bu insanlar var olan düzene baş kaldırmadıkları sürece hayatlarını istedikleri gibi devam ettirebilirler.

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Büyük Sanılan Küçük Hesaplar

                                                       Büyük Sanılan Küçük Hesaplar
                      İslamiyet ve ona bağlı toplumlar altın çağını 8. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar her alanda yaşamışlardır.13. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar ise daha çok askeri alanda olmak üzere diğer alanlarda da ilerleme kaydetmişlerdir.Ne var ki 16. yüzyıldan sonra Müslümanların koruyucusu olan Osmanlı Devletinin Batı Medeniyetini yakalayamaması ve ona karşı tutunamaması sonucunda İslam toplumları günümüzde yaşanan düzeye düşmüşlerdir.Durum bu olduğu halde Müslümanlar kenetlenmek yerine yabancı güçlerin oyunlarına gelerek birbirleriyle çatışmaya devam etmektedir.Çatışan gruplardan her grup sadece kendi düşüncelerinin doğru olduğunu iddia ederek kendisi gibi düşünmeyenleri saf dışı bırakmak isterler.Asıl sorun da budur.Bir toplumda ne kadar farklı düşünce varsa ve bir arada yaşayabiliyorsa o kadar zengin bir toplum olur.Unutulmamalıdır ki var olan bir şeyi kendisi yapan kendisinin dışındakilerdir.
                       Son olarak, yaşanan Suruç Olayı hepimizi derin üzüntüye boğmuştur.Ölenlere Allah'tan rahmet,yaralananlara acil şifalar dilerim.